CHP, Seçimler, Vaatler ve Propaganda /Tuncer Bakırhan'ın ''CHP bize oy versin'' Sözü Üzerinden
Geçtiğimiz günde DEM Parti Eş Genel başkanı Tuncer Bakırhan'ın şöyle bir şey demiş;
...''Şöyle düşünelim; Cumhuriyet Halk Partisi'nin yüzde 35 oyu var. Biz onlara soralım. Farklı bir şey yapsınlar. Cumhuriyet Halk Partisi önümüzdeki seçimleri kaybettirmesin, bizim adayımıza oy versin. DEM, şu andaki bütün partilerin en niteliklisidir. CHP önümüzdeki seçimleri kaybettirmesin, bizim adayımıza oy versin.''.... -19 Temmuz 2025
Elbette konuşmanın içinde ''Masada olursanız İmamoğlu dışarıda olur'' gibi sorunlu söylemler de bulunsa ben bu sözü üzerine odaklanacağım.
Neyi kast ettiğini anlıyorum: 'Hep Kürtler şunu desteklesin, buna oy versin diyorsunuz bu sefer de siz oy verin madem, niye hep biz iki taraftan da dayağı yiyoruz' tarzı bir mesaj vermek istemiş ama söylem biçiminde bir şeyi öne çıkarmak istiyorum.
''Cumhuriyet Halk Partisi oy versin.'' Burada aklımızda bazı oturmuş basmakalıp ve düşünce biçimimizi çok yanlış etkileyen şeylerden biri var. Birincisi CHP'nin sahip olduğu oy ve seçmenleri tamamen CHP'ye ait görüyor. Yani 'CHP seçmenleri bu sefer bize oy versin' değil, bizzat CHP versin demiş. Aynı şekilde DEM Parti Seçmeni yerine 'Kürtler' denilmesi gibi.
Türkiye'nin siyaseti incelendiğinde yaklaşık 10 yıldır bu biçimde gitmesinin sebebi bu bakışta saklı. 2015 ve Öncesini inceleyebilecek olursanız, bir sürü vaat ve vaatlerin toplum kesimlerine yönelik olduğunu görebilirsiniz. Örneğin bir dönem HDP'nin içinde oldukça hatırı sayılır miktarda LGBT bireyler, çevre aktivistleri ve kadın hakları aktivistleri bulunurdu. Hala diğer partilere kıyasla oldukça fazla olduklarının farkındayım lakin eskisi gibi bir ''vaatler'' sonucu destek göremiyorum. Yani eskiden yüksek sesle söylenen ''Toplumun şu şu kesimi için şu bir ihtiyaçtır bunu sağlayacağız.'' tarzı vaatler artık bulunmuyor. Ülke 10 senedir koca bir 'Koalisyon önceki pazarlık' sürecinde gibi. Partilerin yönetim ve siyaset yapım biçimleri tabanları tarafından belirlenmiyor bu tarihten beri. Yani artık ne DEM ne CHP'yi belli politikaları desteklemeye iten bir seçmen güruhu kalmadı, nasıl AKP içindeki 'Entelektüel aydınlar' da siyaset sahnesinde YAE ile öne çıkıp sonra 2015 de sahneden silinmişse.
Toplumdaki politik soğukluğun ve kutuplaşmanın o kadar kesin olduğuna inanıyoruz ki; herkesin uzun zamandır oy vereceği partiyi çoktan belirlediği, bunların değişmeyeceğini kabulleniyoruz. Partiler de buna göre hazırlanıyordu uzun süredir. Yani toplum 48-52den ibaret, vaatler ve propagandaların işe yarayabileceği yeri çoktan geçtik diye bakıyorlardı. 2024 Seçimleri belki kırılım olmuştur ama günümüzde partiler hala aynı siyaseti devam ettiriyor.
Anlamadığım şey neden seçmenler partilerini belli politikalara zorlamıyor veya vaat istemiyor? 2023 seçimleri geçeli çok oldu ve ''Konuşursak partimize zarar veririz, ne yapsın etsinler kazansınlar zaten bize istediklerimizi verirler'' bakışıyla ne seçim ne hak kazanılmadığını hep beraber gördük. Ne muhalifler seçim kazanabildi ne iktidar taraftarları vaat edilenleri elde edebilirdi keza.
Örneğin CHP'ye oy veren bir kadın gerçekten oy verdiği partinin bu kadın cinayetlerine, cinsiyetler arası maaş makasına ve sosyal adaletsizlikler üzerine düşünülmüş bir programa sahip olduğuna inanıyor mu? Ya da etnik veya cinsel kimlik olarak azınlık sayılabilecek bireyler gerçekten oy verdikleri partinin kendi sorunlarını bildiğini veya sorunlarını çözmekte istekli olduklarına inanıyor mu? ''İktidara gelsinler baskı yaparız'' ile istediklediklerinizi yaptıramazsınız millet haberiniz olsun. Avrupa'da iktidara gelen tüm sosyal demokratlarda gördük bunu. Sosyal demokratlar başarısız olduklarında da dünyada güzel şeyler olmuyor bilirsiniz, Corbyn sonrası İngilterenin mevcut siyasi durumunu biliyorsanız ne dediğimi anlamışsınızdır. Eğer ikinci bir Keir Starmer vakası ve devamında muhtemel bir 'aşırı sağ' yükselişi -şu an Starmerin İngilteredeki Labour Partisi dibe vurduğu için sağcı Reform olası anket sonuçlarında mutlak meclis çoğunluğunu kazanıyor- istemiyorsanız istediğiniz haklar için seçim öncesi mücadele etmeniz gerekiyor, sonrası değil.
Eğer oyuna dahil olmak veya oyun yaratmak istiyorsanız, oyun daha başlamadan önce masada olmanız gerekir.
Eğer ''Yeni bir dünya kuracağız'' sloganlarınızı laf olsun torba dolsun diye atmıyorsanız siyaset arenasında blok şeklinde ve ''Ben bu bu hakkı istiyorum ona göre oy vereceğim.'' noktasına gelmeniz gerekiyor. Bakın önceki seçime, Milyonlar oyu olan DEM/YSP ilk turda karşılıksız oyunu verdi diye oyun masasında asla bulunamadı bile amaaksine karşılıksız oy verdikleri parti ikinci turda, neredeyse kazanılması hayali olan turda, kendilerinin çeyreği etmeyen ve taban tabana zıt bir parti ile masaya oturdu. Şuan entelektüellerimizin durumu da bundan farklı değil. Bir şey istemeden destek verirseniz sonunuz YSP ile aynı olur, sizin yarınız etmeden bir sağcı parti gelir iki anlaşma yapar alır istediğini.
Yine de hepinizin ''İyi güzel de kötü var bir de daha kötü var ne yapalım, oy vermekten başka şansımız yok.'' dediğini biliyorum. Zaten oy vermeyin veya protesto edin de demedim ama kendinizi bedavadan teslim ediyorsunuz, o öbür partiler ve gruplar için de ''kötünün kötüsü'' siz değil misiniz? İktidar destekçisi kaç tane grup özellikle de emekliler nasıl zaten oy verecekleri kesin olan partiyi zorlayıp istediklerini aldılar 2023'te hatırlamıyor musunuz? Ama siz aman partim zarar görmesin diye davranmaya devam edin. Artık 5-10 sonra gelip ''KANDIRILMIŞIZ YA'' cümlelerini siz kullanırsınız artık şimdi baştakiler nasıl kullanıyorsa :). Ülkenizde Ecevit gibi bir örnek varken insanlar nasıl bu kadar vurdumduymaz ve kulakları kapalı bir muhalif olur, insanın aklı ermiyor.
Tabi velhasıl kelam, O oyun kurucu olma treni çoktan geçti geçme üzere. Belki de 'Kötünün iyisi, idare eder' olandan yani sonraki iktidardan haklarınızı talep etmenin vakti gelmiştir, ne dersiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder